Özgün Yemek Tarifleri

Kuru Sebzeler Hakkında Bilgi

Kuru Sebzeler

Hıyar

Yemek Tarifi Bak

Hıyar Çağdaş Avrupa doktorlarından Jean-Claude Darras, James Mathe, Maurice Plazy, Pierre Dukan, birlikte düzenledikleri ve uzun araştırmaların, bilimsel incelemelerin ürünü olan "Doğal Doktorunuz" eserinde, bu besin hakkında şunları yazıyorlar: "İçinde A, B, C vitaminleri, kükürt, manganez, kalsiyum gibi madensel tuzlar bulunan hıyar zehirlenmelere karşı etkin bir ilaçtır. Çünkü bir yandan idrar söktürerek, öte yandan, karaciğerde birikmiş zehir artıklarını temizleyerek organizmaya canlılık sunar.

Cildi Güzelleştirir:
Hanımlar bu besin kaynağından yararlandıklarında ergenlik sivilceleri ve yüzdeki çıbanlardan kurtulurlar. Bütün laboratuarlar, hazırladıkları güzellik losyonlarının içine mutlaka hıyar suyu katıyor.

Diğer Yararları:
1- Gut hastalığına karşı etkili bir ilaçtır.
2- Bağırsak iltihabına iyi gelir.
3- Güneş yanıklarını geçirir. Güneşten yanmış cildin üstüne hıyar suyu sürüldüğünde, yanık iz bırakmadan iyileşir.
4- Sinirleri dinlendirir.
5- Uykuyu düzene sokar.
6- Serinlik verir ve susuzluğu giderir.

Nasıl Yiyeceksiniz:
• Salatanızın daha lezzetli olmasını istiyorsanız soyduğunuz hıyarı ince ince doğrayın. Üstüne tuz serpip bir kaç saat bekletin. Sonra sudan geçirin. Tuzunu, yağını koyun, limon sıkın, servis yapın.
• Aniden misafiriniz gelmişse veya şu ya da bu nedenle bekleyecek zamanınız yoksa bu takdirde salatanızı şöyle hazırlayın: Hıyann ucundan bir parça kesin. Kestiğiniz yeri bu parçayla öğün. Beyaz bir köpük çıkacak. Köpük kaybolana kadar oğma işlemini sürdürün. Aynı şeyi öteki ucunda da yapın. Soyun. Dilimleyip tuzunu, yağını, limonunu koyarak servis yapın.
• Midesi zayıf olanlar ve bağırsaklarından yakınanlar hıyarı haşlanmış olarak da yiyebilirler ya da sebze çorbalanna katabilirler. O zaman sindirimi çok kolay olur.

Ekmek

Yemek Tarifi Bak

Ekmek Ekmek ülkemizin ve soframızın temel besinidir. Bu nedenle halkımız ona büyük saygı gösterir. Yere düşmüş görsek alır, ayak altına gelmeyen yüksek bir yere koruz. Dilimizde "tuz ekmek hakkı" diye bir söz vardır.

Ekmek başta fosfor, kalsiyum ve demir olmak üzere madensel tuzlar A, B, E, K, D ve PP vitaminleri, nişastalar, selüloz, şeker ve miyastas yönünden zengindir. Ekmeğin içinde bunlardan başka pek çok yararlı maddeler daha vardır.

İnsanlık buğdayı binlerce yıl önce biliyor ve yiyordu ama ondan ekmek yapmasını aradan ancak yüzyıllar geçtikten sonra öğrenebildiler. İlk insanlar buğdayı çiğneyerek yediler. Sonra taşlarla vurup parçalamasını, daha sonra kavurarak döğmesini öğrendiler. Tarihin en büyük buluşlarından biri de değirmen taşıdır. Böylece, giderek, ekmek undan yapılmaya başlandı.

Yararları:
• Madensel tuz ve vitamin ihtiyacını karşılar.
• Organizmanın işlevi için gerekli bütün yararlan elemanları içerir.
• Yapısında demir bulunduğundan kan yapar. Kansızlığa karşı ilaçtır.
• Kemiklerin büyümesini sağlayan kalsiyum ekmekte bol miktarda bulunur. Çocuklara ve yetişme çağındakilere yedirilen ekmek onların gelişmelerini sağlar.
• Emzikli anneye süt yapar.
• Kabızı önler.
• Organizma için çok gerekli bir madensel tuz olan fosfor ekmekte de bulunur. Bilindiği gibi fosfor cinsel gücü arttırır. Bazı uzmanlar az gelişmiş ülkelerdeki hızlı nüfus çoğalırını bu ülkelerde fazla ekmek yenmesine bağlarlar.
• İçinde şeker ve nişasta vardır. Bu yüzden kalorisi yüksektir. Ağır işlerde çalışan beden işçilerinin dostudur.
• B vitamini sayesinde zihinsel yorgunlukları da giderir.
• Şişmanlatır, veremi iyileştirir.
• Ekmekte selüloz vardır. Bu özelliğiyle tok tutar.

Yukardaki yararlarına rağmen dünya beslenme biçimindeki denge ekmek aleyhine bir gelişme gösteriyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin sofralarında ekmek azalıyor, hayvansal ürünler çoğalıyor. Örneğin son on yıl içinde bile Avrupa'nın ekmek tüketiminde yüzde otuz bir oranında büyük bir azalma oldu. Bu nedenle de gelişmiş ülkelerde, hayvansal ürünlerle beslenmeden doğan kalp, damar ve tansiyon hastalıkları da çoğaldı. Ekmekte bulunan lipitlerin organizmaya büyük yararı vardır. Sindirimleri daha kolaydır ve kanda birikim yapmazlar.

Ekmek İsrafı:
Bazı Afrika ülkelerinde insanlar açlıktan ölürken Türkiye'de özellikle kentlerde ekmek israf ediliyor. Bu israfın çeşitli nedenleri var:

1- İhtiyaçtan fazla fırın var. Bu fırınlar gereğinden çok ekmek yapıyorlar.
2- Makina ve diğer aygıtlar teknik yönden yetersiz olduğu için daha geç bayatlıyan nitelikli ekmek pişirilmiyor.
3- Fırın işçileri eğitimden yoksun.
4- Ekmeğin içine bayatlamasını geciktirecek elemanlar katılmıyor.
5- Tek tip ekmek üretiliyor. Fiyatın yükselmemesi, işçilikten tasarruf gibi nedenlerle ekmeğin gramajı yüksek tutuluyor. Az nüfuslu aileler tamamını tüketemeyince kalan kısım çöpe atılıyor.


Alışkanlıkların Rolü:
Ekmek israfında alışkanlıklarımız da büyük rol oynuyor. Şöyle ki:

• Taze ekmeği sevdiğimiz için bayatlayanı atıyor, tazesini yeniden alıyoruz.
• Nüfusumuzun çoğu gençler ve orta yaşlılardan oluşuyor. Onlar da lezzeti damağa hoş geldiği için, çıtır çıtır tatlı bir ses çıkardığı için, kilo yapmadığı için ekmeğin kabuk kısmını tercih ediyorlar. Kabuksuz kalan ekmek su kaybederek çabuk bayatlıyor.
• Trafik sorunuyla karşı karşıya olan İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerin insanları kötü hava şartlarında hemen telaşlanıyor, o gün kıtlıktan korkarak ihtiyacının iki, üç katı ekmek satın alıyorlar. Fırıncılar bunu bildikleri için kötü hava şartlarında daha çok ekmek yapıp satıyorlar. Böylece bir kısmı bayatlayıp küflenerek israf oluyor.

Toplu Yerler:
Ekmek israfının en çok görüldüğü yerler hastaneler, askeri birlikler, yatılı okullar, resmi ya da özel, çeşitli kuruluşların yemekhaneleri, lokantalar gibi toplu tüketim yerleridir. Buralarda sofraya ekmek ihtiyaçtan fazla konuyor.

İsrafa Karşı Önlemler:
Ekmek israfına karşı şu önlemler alınmalıdır:
• Tek tip büyük ekmeğin yanısıra küçük boy ekmekler de yapılmalıdır.
• Ekmeğe bayatlamayı geciktiren zararsız maddeler katılmalıdır.
• Fırınlar çağdaş tekniğe uygun yapım, aygıt ve gereçleriyle donatılmalıdır.
• Ekmek işçisi eğitilmelidir.
• Belediye fırınları daha sık ve daha titiz bir biçimde denetlenmelidir.
• Günümüzde uygulanan besin maddeleri tüzüğü ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Yeni bir besin yasası çıkarılarak yasaya caydırıcı cezalar konmalıdır.
• Tüketiciler kendi aralarında örgütlenmeli, tüketici birlikleri kurulmalıdır.
• Kitle iletişim araçlan aracılığıyla alışkanlıkların değiştirilmesi, ekmeğin korunması hususlannda halkımız eğitilmelidir.

Nasıl Yiyeceksiniz?
1- Bazı alışkanlıklarınızı değiştirin. Örneğin yalnız kabuğunu yerseniz ekmekte bulunan vitamin ve madensel tuzların ancak bir kısmından yararlanabilirsiniz. Fırın ateşiyle en yakın temasta bulunduğu için kabuktaki vitaminler ve madensel tuzların bir bölümü sıcaktan, havayla karşı karşıya olduğu için bir bölümü ışık ve oksijenden etkilenerek besin gücünü yitirirler. Ekmeğin yalnız için yemek de zararlıdır. Sindirimi güçtür. O halde her yanından eşit ölçüde yararlanın.
2- Ekmeği sofraya ya da yemek masasına dilimler halinde koyun ve dilimler halinde
yeyin.
3- Bayatlayan ekmeği, ekmek aşı, ekmek kızartması, köfte gibi yerlerde değerlendirmeye çalışın.
4- Ekmeği daha çok çorbalar ve sebzeler gibi sulu yemeklerle tüketin. Hamur işleri, bulgur ve pirinç pilavı gibi katı yemeklerin yanısıra da ekmek yemeğe kalkarsanız eksik besin ve fazla kilo alırsınız.
5- Kızarmış ekmeğin sindirimi daha kolaydır ama ateşin etkisiyle içindeki bazı vitamin ve mineraller değer kaybına uğrar. Bayat ekmeği ise kızartarak değerlendirin.

Nasıl Koruyacaksınız?
1- Satın aldığınız ekmeği açıkta bırakmayın. Bir bez içine sararak ya da naylon torbada muhafaza edin.
2- Ekmeğiniz kurumuşsa ıslak bir beze sarın, buzdolabına koyun, yumuşadığını göreceksiniz.

Diğer Bilgiler

İlk Sayfa ... 2 3 4 [5]6